Genel olarak, insanda varolan soyutlama yapma, kavrama, bağıntı kurma, düşünme, benzerliklerin ve farklılıkların bilincine var ma kapasitesi, çıkarsama yapabilme yetisi. - Vahiy, inanç, sezgi, duygu, duyum, algı ve deneyden farklı olarak salt insana özgü olan bilme yetisi, doğru düşünme ve hüküm verme yeteneği, kavram oluşturma gücü. - Sezgisel akıl anlamında, apaçık doğruları ya da soyut nesneleri, özleri, tümelleri, doğrudan ve aracısız bir biçimde sezme melekesi. - Pratik akıl anlamında, genel akıl gücünün bir parçası olarak belirli eylemlerin niçin gerçekleştirilmesi gerektiğini, bu eylemlerin kendilerinden çıktığı ilkeleri ya da bu eylemlerin kendileri için yalnızca birer araç olduğu amaçları kavrama yetisi. Dini bir çerçeve içinde ise, hak ile batılı, güzel ile çirkini birbirinden ayırt eden ve bilginin esasını teşkil eden ilahi güç.
Ahlak ya da değer felsefesinde, olgu bilincinden sonra ortaya çıkan ve olguya, belli duyguları, arzuları, ilgileri, amaçları, ihtiyaç ve fiilleri olan özneyle ilişkisi içinde, belli nitelikler yüklemeyle belirlenen tavır; öznenin olana, olguya yüklediği nitelik. Buna göre, değer söz konusu olduğunda, işe mutlaka öznenin, kişiliğin karışması gerekir; öte yandan, değer, öznenin ya da zihnin teorik bir tavır ya da yönelmesinden çok, pratik bir tavır ya da yönelmesinin ifadesidir ve değer, öznenin ilgili nesnenin kendi şahsi amacı ve hareketleriyle olan ilişkisini ifade etmek üzere, ona, diğer niteliklerine ek olarak, sonradan eklediği bir niteliktir. Değer işte bu süreçten sonra, kendi başına ve objektif bir biçimde değerli bir şey olarak görülmek suretiyle, objektifleştirilir ve nesneye yansıtılır. Değer, bir ölçü olarak, olanla olması gereken ayırımını içerir ve her zaman olumlu ya da olumsuz bir şey olarak görünür.
Bilme ediminin sonucu olan ürünlere epistemolojik bakımdan biçilen değer: Bir önerme, inanç, düşünce ya da kanaatin, bazı temellere ya da ölçütlere göre veya bağlı olarak sahip olduğu özellik veya doğru olma özelliği; gerçeklikle uyuşan, gerçeklikte olanı olduğu gibi ifade eden önermelerin niteliği. Buna göre, bilimin amacının alanındaki önermelerden hangilerinin doğru olduğunu, hangi önermelerin doğruluk özelliğine sahip bulunduğunu keşfetmek olduğu yerde, felsefe söz konusu doğruluk özelliğinin doğasını anlamaya ve ortaya çıkarmaya çalışır. Başka bir deyişle, doğruluk bağlamında felsefi olarak sorulacak soru "neyin doğru olduğu" sorusundan ziyade, "doğruluğun ne olduğu" sorusudur.
İnsana özgü olan düşünme faaliyetinin, iç ya da dış uyaranlara yanıt olarak gelişen düşünme ediminin ürünü; insanın zihinsel faaliyetleri ile dış uyaranlar arasında kurduğu bağlantının sonucu olan şey. Kişinin bir konu üzerindeki yargısı, bir nesnenin fikirlerle oluşturulmuş soyut tasarımı; bilinçli insan varlığının kavramları birbirine bağlamasını ve yeni bilgilere ulaşmasını mümkün kılan işlemler, süreçler bütünü. Düşüncenin kendisi söz konusu olduğunda, farklı düşünce türlerinden söz edilebilir.
Genel olarak, sanat ya da güzellik alanında söz konusu olan değerleri konu alan felsefi disiplin; felsefenin güzeli ya da güzelliği konu alan, iyi, çirkin, hoş, yüce, trajik gibi güzellikle yakından ilişkili olan kavramları araştıran, doğal nesne ya da insan yaratısı olan ürünlerde sergilenen güzelliklerle ilgili yargı ve yaşantılarımızda söz konusu olan değerleri, tavırları, haz ve tatları analiz eden dalı; estetik nesnelere, estetik deneyimin nesnelerine yönelen temaşada söz konusu olan problemlerin çözümü ve kavramların analiziyle, kısacası estetik fenomenlerle (estetik nesnelerle, estetik nitelik, deneyim ve değerlerle) ilgili olan felsefi disiplin.
Ahlak ve ahlaklılık üzerine felsefi düşünüm. Felsefenin ana disiplinlerinden biri olan etik, temelde teorik ve uygulamalı etik olarak ikiye ayrılır; bunlardan teorik etik başkaca şeyler yanında esas itibarıyla moral iyiliğe ilişkin genel bir araştırmayla, doğru eylem üzerine felsefi bir soruşhırma üzerinde yoğunlaşan normatif etikle metaetikten oluşur. Ahlak filozoflarının insanların peşine düşmeleri gereken amaçların ne olduğu sorusunu, ya iyi bir hayatın temel bileşenlerinin ya da bizatihi kendilerinde iyi olan şey türleriyle ilgili bir soru olarak değerlendirdikleri söylenebilir.
İdeal, koşullu, potansiyel ya da mümkün olana karşıt olarak, fiili, somut, olgusal ve zihinden bağımsız bir varoluşa sahip olan; kurgusal, yanıltıcı, gerçek olmayan, yapay, fantazi ya da imgesel olana karşıt olarak, algıdan ya da zihinden bağımsız bir biçimde varolan, tözsel ya da nesnel bir varoluşa sahip bulunan, geçmiş ya da gelecekte veya teorik bir yapım olarak değil de, şimdi fiilen varolan için kullanılan niteleme. GERÇEKLİK: Dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanlann tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak varolan her şey.
Yüksek ahlaki amaçlara bağlanma, zihnin tasarım, ide ve ideallerini maddi, kaba gerçekliğin tam karşısına geçirme ve onlara, insanın değerler cetvelinde başat bir rol ve konum yükleme tavrı; ideallerin, maddi ve deneyimsel gerçekliğin sınırlama, eksik ve kusurlarından bağımsız olduktan başka, yetkin ve mutlak olanı hedefleyen yönelimler. Biraz daha teknik ve felsefi bir anlamda, kuşkuculuğun, pozitivizm ve ateizmin tam karşısında yer alan bir öğreti olarak, insanın gerçekliğe ya da deneyime ilişkin yorumunda ideal ya da tinsel olana öncelik veren, dünya ya da gerçekliğin özü itibarıyla tin olarak varolduğunu, soyutlama ve yasaların duyumsal şeylerden daha temel ve gerçek olduğunu savunan öğreti.
Yalnızca maddenin gerçek olduğunu, madde ve maddenin değişimleri dışında hiçbir şeyin varolmadığını, varlığın madde cinsinden olduğunu öne süren görüş; yer kaplayan, girilmez, yaratılmamış ve yok edilemez, kendinden kaim olan, harekete yetili maddenin, evrenin biricik ya da temel bileşeni olduğunu savunan varlık anlayışı. Değerler alanında, maddi zenginlik ve refahın, bedensel tatminlerin ve duyumsal hazların insanın elde etmesi ya da ulaşması gereken en temel değerler olduğunu savunur. Söz konusu popüler anlamı içinde materyalizm, insanda, kendisini hazcı bir kişisel çıkar ve madde duygusuyla harekete geçiren doğuştan bir psikolojik mekanizmanın bulunduğunu ifade eder.
Felsefenin, amacı varolanların gerçek doğasını belirlemek, varolanların anlamını, yapısını ve ilkelerini ortaya koymak olan temel disiplini. Metafizik, varolana ilişkin bir araştırmadır; "neyin varolduğu" sorusunun kendisinin temel sorusu olduğu metafizik, varolana ilişkin genel görüşü tahkik ederken, neyin gerçekten var olduğunu göstermeyi amaçlar. "Neyin gerçek olduğu" ya da "neyin gerçekten var olduğu" anlamına da gelen "neyin varolduğu" sorusUnu cevaplamanın en önemli yolu, birlik ile çokluk ya da görünüş ile gerçeklik arasındaki ilişkiyi doyurucu bir biçimde ifade edebilmekten geçer. Metafizik varlığa ilişkin genel bir araştırmadır. Özel bilimlerin yaptığı gibi, varlığı şu ya da bu açıdan değil de, varlık olmak bakımından ele alır, varlığa varlık olmak bakımından ait olan özniteliklerin neler olduğuyla ilgilenir.
Ahlak, Algı, Analiz, Anarşizm, Arkhe, Ateizm, Bilgi, Boşluk, Diyalektik, Dogmatizm, Epistomoloji, Erdem, Hiçlik, İmgelem, Madde, Mutlak, Ontoloji, Paradigma, Pozitivizm, Pragmatizm, Sentez, Soyut, Tikel, Tin(Ruh), Töz, Tümel, Varlık, Varoşçuluk, Rasyonalizm, Realizm, Varlık…